︎︎︎







SAYIN SEYİRCİLER


Bir takım insanların birbirini bulması gerekiyordu, buldular.
Yerden yükseğin kuralları değişmiş, kendini en tepeye koyanlar yandılar.
Kimi huzur içinde bulduysak öbür gün tarafımızdan bir güzel suçlandılar.
Birileri boşluklarımızı yarattı, birileri doldurdular.
Tam olarak nereden vurulmak istediğini bilenler, tam oradan vuruldular.
Meseleye kulak tıkayanlar elimizden zor kurtuldular.
Ve başka ellerin arayışında yanımızdan ayrıldılar. Anladık mı?
Biraz.
Onları mutlu eden bilgileri geri mutlu edenler hayatlarını kurdular.
Kendime nasıl sesleneceğimi bilemediğim zamanlar
bir program sunucusuymuş gibi yaparım. Geçen hafta
çok zordu diyerek konuklarımı teker teker almaya başlarım.
Herkeste aynı dertler, şaşırdıklarında çıkan aynı ses tonu.
İzleyici bizi seviyor mu?
Onlar da bilmiyor. Ama izliyorlar.
Ben kime konuşuyorum? Hoşgeldiniz. Sağolun, beni yalnız bırakmadınız.
Telefon numaramı aşağıdan kaydedebilirsiniz.
Sayın seyirciler, bu bir bant kaydı. Neyin kalıcı olduğunu henüz biz de bilmiyoruz.
Hiçbir zaman da uçucu yağlar, uçan kuşlar, kalıp sabunlar veya bazı insanlar gibi
gidiciliği baştan belli olmadıkları sürece neye inandığımızı bilemeyeceğiz.
Sabah yüzümü köpürterek yıkarken başıma geldi.
Yanaklarımdaki geç ergenlik sivilceleri en nihayetinde
büyüdüğümde artık burada olmayacaklardı. Ve o günler geldiğinde
geç büyüdüğüm şeyler için duyduğum öfke bile beni terk etmiş olacaktı.
Böyle diyorum, seyirci bunu çok samimi buluyor.
Sonuçta 25 kere bile olsa yine de yaşımı almış gözüküyorum.
Ne kadar da dürüstsünüz. Üzmeyin kendinizi.
Oysa en kötü şeyin kalıcılığı bile gelip geçen en güzel şeyden daha iyi sayın seyirciler(!)
Kendime nasıl geleceğimi bilemediğim zamanlar şu şekilde sunarım hayatımı:
Belki burada kalırız. Belki gitmek için de çok güzel sebeplerimiz olur.
Düşündüğünüzle yatın, sabaha bir şeyiniz kalmaz.
İyi akşamlar.